Termodinamik, kollektif aklın ürettiği, gözlemlere olduğu kadar, matematiğe de dayanan muhteşem bir yapıdır. Buhar makinelerinin performanısını artırmak çabalarından doğup büyümüştür. Maddenin makroskopik davranış ve özellklerinin arkasında...
Fizikokimya, dört ana konu içerir: Termokimya, Kuantum Kimyası, İstatisiksel Mekanik ve Kinetik. Bu çalışma, termokimya ile ilgili problemleri ve onların çözümlerini içeriyor. Çalışma, Fizikokimya dersi alan üniversite öğrencilerine, TÜBİTAK ve...
Koordinasyon bileşikleri, genel olarak bir metal iyonu ile ona koordine kovalent bağla bağlanmış molekül veya negatif iyonlardan oluşmuş kararlı kümelerdir. Koordinasyon bileşiklerinin büyük çoğunluğunda merkez iyonu (az sayıda metal atomu da...
Çözeltiler ve Kolloitler Moleküler ve İyonik Çözünmeler Çözeltilerde Derişim Koligatif Özellikler Elektrolit Çözeltiler Osmotik Basınç Çözünürlük : Doygun Çözeltiler Çözeltilerin Ayrılması Kolloitler Çözeltiler, karışımların özel bir şeklidir. Çünkü...
16.1 Geçiş Metalleri
16.2 Komplekslerin Werner Teorisi
16.3 Koordinasyon Bileşikleri
16.4 Komplekslerin Kararlılığı
16.5 Komplekslerin Adlandırılması
16.6 Kristal Alan Teorisi ve Spin Durumu
16.7 Komplekslerin Renkleri
16.8 Komplekslerde İzomerlik
Bilim ve günlük yaşam birbirinden ayrılamaz ve ayrılmamalı. Bilim, benim için yaşamın kısmi bir açıklamasını verir. Belli bir oranda, gerçeğe, deneyime ve deneylere dayanmaktadır. Hayatta başarı için inancın gerekli olduğuna katılıyorum, ancak inanç...
Katılara ve sıvılara, maddenin yoğun fazları; sıvılara ve gazlara ise akış- kanlar diyoruz. Sıvılar, katılar gibi yoğundur; ama gazlar gibi bir yerden başka bir yere akabilir. Maddenin üç hali içinde gazlar, 17. yüzyıldan itibaren bilimin ilgi...
Doğadaki maddelerin bunca çeşitliliğin ardında değişik özellikte yüz kadar atomun değişik şekillerde bağlanması yatıyor. Atomlar, bir molekülü, bir kristali, bir canlıyı nasıl oluşturabiliyor? Helyum gazında He atomları serbest tanecikler durumunda...
Bugün sahip olduğumuz peridoki tabloyu düşününce, işlerin sanıldığından daha basit yürüdüğünü düşünürüz. Oysa periodik tablonun keşfi, 19. yüzyılda maddeler dünyasındaki gezintinin doruğudur ve üstelik de onun önemi keşfinden yaklaşık yarım yüzyıl...
Eski Yunan’da MÖ 5. yy.’da Leukippos ve öğrencisi Democritos (M.Ö. 460-370) sonra da Epicuros (M.Ö. 342-270), maddenin bölünmesinde bir son sınır olacağını düşünerek bu en küçük şeye, “bölünmez” anlamında “atom” demişlerdi.